17 Eyl Cmt
|Ka
Ece Akay, Omelas'ı Bırakıp Gidenler
Ece Akay’ın Omelas'ı Bırakıp Gidenler adlı kişisel sergisi 17 Eylül'de Ka'da izleyiciyle buluşuyor.
Saat ve Yer
17 Eyl 2022 16:00 – 22 Eki 2022 19:00
Ka, Cinnah Cd. No:1 D:B, 06690 Çankaya/Ankara, Türkiye
Etkinlik Hakkında
Ece Akay’ın Omelas'ı Bırakıp Gidenler adlı kişisel sergisi 17 Eylül'de Ka'da izleyiciyle buluşuyor. Ursula Le Guin'in “Omelas'ı Bırakıp Gidenler” hikayesinden ilham alan ve 2020-22 yılları arasında ürettiği heykel ve illüstrasyonlarından oluşan aynı adlı sergide Ece Akay, fiziksel ve ruhsal acının yaşamın ayrılmaz bir parçası olmasından hareketle, bu ikilemle baş etmemize yardım eden sanatın sağaltıcı gücünü odağına alıyor. Ece Akay'ın beton, doğadan toplanmış diken ve parafin gibi malzemelerden yarattığı çoğu küçük boyutlu heykellerinin yanı sıra, mürekkep ve kurşun kalem kullandığı illüstrasyonlarını bir araya getiren Omelas'ı Bırakıp Gidenler, 22 Ekim 2022 tarihine kadar Pazar hariç her gün 10:00-19:00 arası Ka'da görülebilir.
*
Gül, o saf çelişki!
Rilke’nin son şiiri gül üzerinedir. Şair görüşmeye gelen bir kadın okuruna bahçesinden güller koparıp sunmak isterken dikenler eline batar. Yara iyileşmediği gibi zamanla kolu şişer. Yıllarca bilmeden yaşadığı hastalığını dikenler vesilesiyle öğrenecektir. Bu temastan kendi mezar taşı için şu dizeler çıkacaktır: Gül, ah o saf çelişki, arzu, nice göz kapağında, hiç kimsenin kavuşamadığı uyku. (Rose, Oh reiner Widerspruch, Lust, Niemandes Schlaf zu sein, unter soveil Lidern.)
Rilke gibi ancak bahçede bir gülün dikenine takıldığımızda gülle gerçekten karşılaşmış oluruz. Gül aynı hayat gibi, fark edilmek ister, nezaket bekler. Vücutta noktasal bir sızı, yaşamın güzelliğini ve varlığımızın kıymetini hatırlatır. Sızı bizi o âna kilitler, hayatta kalmak dışında hiçbir şeyin önemi kalmaz. Sızı olmasa hayatı bu kadar arzular mıydık?
Boşuna değildir; Hz. Muhammed’in insanüstü kişiliği el yazmalarında gül ile temsil edilir. Öylesine güzeldir ki ne ele, ne de göze gelebilir. Gülün dikenleri olmasa bu kadar sevilir miydi?
Ve İsa başında dikenlerle çarmıha gerilirken, tüm insanlığın suçlarını üstlenen kırmızı bir gülü andırır. Şükür etme duygusu, onun sızısına her bakışımızla kana bulansa da, arınmayı sağlayan bir güç insanın içinden taşabilir. Bu gücün kendisi mutluluk olsa gerek.
Sanatçı ise gerçek sanılan mutluluk düşünü bulandıran, mutsuzluktan beslenen kişi olmakla suçlanır. Belkide bu nedenle mutluluğu hep saf, mükemmel bir form, bir hafiflik olarak düşlerdim. Ancak bu düş, dikensiz bir gül, çarmıha gerilmemiş bir İsa kadar saçmaydı. Sanatın yaşama sıkı sıkıya tutunma ve yaşamın ağırlığını hafifletmenin tek yolu olduğunu hatırlatan, yaramı kucaklamama neden olan ve sergime Omelas’ı Bırakıp Gidenler hikayesi ile ilham veren Ursula Le Guin’e teşekkür ederim.
- Ece Akay
*
Ece Akay, 1978 Ankara doğumlu. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nü 2000 yılında bitirdi. Yüksek lisans ve sanatta yeterliğini aynı üniversitede ve aynı bölümde yaptı. 2008’den beri Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Soluktan Daha Beyaz Bir Ton (Kova Art Space, 2019), Oğul Vermek (Furuzan Olşen Sergi Salonu, Odtü Kütüphane, 2017), Bakışın Sınırı (Başkent Üniversitesi G.S.T.M.F Sergi Salonu, 2014), Var (Başkent Üniversitesi G.S.T.M.F Sergi Salonu, 2014) adıyla kişisel sergiler açtı. Çeşitli karma sergilere ve sempozyumlara katıldı. En çok çizmeyi, heykel yapmayı, müzik dinlemeyi ve Nice’yi sever.